Haberin tarihi: 27.12.2018 16:12:02
Türkiye pazarına yaklaşık 6 ay önce giren ve şimdiden İstanbul ve İzmir olmak üzere 2 ilde hizmet veren Glovo, 2’nci nesil bir uygulama olarak yeni nesil tüketici deneyiminin tam da istediği şeyi karşılıyor: hız.. Son yıllarda artan “istenilen ürünün kapıya gelmesi” talebi Glovo’nun da motivasyonunun başlama noktası. Türk tüketicisinin yeni gözbebeği Glovo’nun hikayesini, markanın Türkiye Ülke Müdürü Austin Kim ile konuştuk...
Röportaj: Deniz Demir
Glovo’nun hikayesi 3 yıl önce Barcelona’da bir start-up olarak başlıyor. Bu fikrin arkasında nasıl bir ihtiyaç veya motivasyon vardı? Pazarda nasıl bir boşluk gözlemlediniz?
Kurucumuz Oscar Pierre, Airbus’a havacılık mühendisi olarak giriyor, 20 yıldır sektörde az inovasyon olduğunu görüp 6 ay sonra şirketi bırakıp Glovo’yu kuruyor. Şu anda 26 yaşında, Glovo’yu kurduğunda 22 yaşındaymış. Glovo bu arada İspanya’da en hızlı büyüyen şirket haline geliyor. Kısa zamanda da yurt dışına açılıyor.
Glovo nasıl çalışıyor? İş ve gelir modelinden bahseder misiniz?
Kullanıcıların mobil uygulama üzerinden diledikleri ürünü sipariş vermelerini, istedikleri yerden paket aldırmalarını ya da istedikleri yere paket bıraktırmalarını sağlayan Glovo, yemekten market alışverişine, kişisel bakımdan hediyelik eşyaya kadar uzanan geniş bir ürün gamında hizmet sunuyor. Glovo’nun iş modeli kapsamında iş ortakları, kuryeler ve kullanıcılar yer alıyor. Paylaşım ekonomisinin güzel bir örneği olan Glovo ile mevcut kaynakların kullanımı da artırılıyor. Örneğin, mağazalar için ek satış, kuryeler için de ek gelir sağlanıyor.
Start-up’lar için ilk globalleşme adımı çok önemli ve kritiktir. Global bir marka olmanızdaki kilometre taşınız ne oldu?
McDonald's İspanya ilk defa Glovo ile McDelivery hizmetine başladı. Bundan önce McDonald's'ın İspanya'da bir paket servis hizmeti yoktu. Bu partnerlik sayesinde Glovo diğer ülkelere de sistemli bir şekilde açıldı ve global bir perspektifle düşünen kişileri işe alarak birikimini daha da güçlendirdi.
Türkiye pazarına yaklaşık 6 ay önce girdiniz ve kısa sürede bilinen bir marka haline geldiniz. Bu kararı nasıl aldınız, nasıl bir boşluk veya dinamik gözlemlediniz?
Türk halkı kapıya teslimatı çok uzun yıllardır kullanıyor. Ancak pazara baktığınızda eve yemek siparişinin ya da kurye talebinin yüzde 80’i hala telefonla yapılıyor. Oysa Türk tüketicisi yeni teknolojileri kullanmayı seviyor. Bu nedenle mobil sipariş pazarı çok hızlı büyüyor. Glovo 2’ncii nesil bir uygulama; yani baştan sona tüm süreci yöneten bir platform olduğundan Türk halkının çok hızlı Glovo’yu benimseyeceğini öngörüyoruz.
Son yıllardaki teknolojik gelişmeler ve sınırsız erişilebilirlik bambaşka bir tüketici profili doğurdu. Yeni nesil tüketiciyi nasıl tanımlıyorsunuz, sizce ihtiyaçları/beklentileri nedir?
Zaman herkes için çok değerli… Herkes çok yoğun ve birçok şeye vakit bulamıyor. Glovo, tam da bu tarz tüketicinin şirketi olmaya aday. Yemekten market alışverişine, hediyeliklere; çiçekten, kişisel bakıma geniş bir ürün yelpazesini dakikalar içinde size veya istediğiniz adrese ulaştırıyor. Glovo’nun “ne istersin” seçeneği ile de kullanıcılar, etraflarında yer alan herhangi bir yerden, dilediği şeyi isteyebiliyor/sipariş edebiliyor ve dakikalar içinde kendisine ya da istediği kişiye teslim edilmesini sağlıyor.
İstanbul’dan sonra İzmir’deki faaliyetlerinize yeni başladınız. Türkiye’de kaç şehirde faaliyete geçmeyi planlıyorsunuz?
İstanbul ve İzmir’deki kapsama alanımızı genişlettikten sonra nüfusu yoğun illerde hizmet sunmak istiyoruz.
Girdiğiniz ülkelerdeki operasyonu nasıl yürütüyorsunuz, kurye seçimlerinizde veya teslimat sürelerinizde bir standart uyguluyor musunuz?
Glovo’nun iş modeli paylaşım ekonomisine güzel bir örnek… İş modelimiz kapsamında iş ortakları, kuryeler ve kullanıcılar yer alıyor. İş modelinin bir parçası olan kuryelerin sayısı her geçen gün artıyor. İstanbul’da şu anda 900 kurye Glovo adına hizmet veriyor. Kuryeler (Kurye şirketlerine bağlı) diledikleri zaman Glovo için hizmet sunabiliyor. Böylece boş zamanlarını değerlendirmiş oluyorlar. İş ortağımız olan mağazalara da özellikle kurye hizmeti olmayan ya da eve sipariş sunmayanlara ek satış fırsatı, restoranlara da ek gelir sağlıyoruz. Böylece Glovo ile mevcut kaynakların kullanımı artırılıyor; mağazalar/restoranlar için ek satış, kuryeler için de ek gelir sağlanıyor. Amacımız verimliliği artırmak…
En çok hangi kategorilerde sipariş alıyorsunuz?
18 – 25 yaş arasında fast-food, 25 yaş üzerinde ise market ve kahve siparişi…
Glovo’nun bundan sonraki süreçte nasıl bir yol haritası var, kaç ülkede hizmete başlamayı planlıyorsunuz?
İstanbul’da 6 ayda 70 bin kişi tarafından indirilen uygulamamızı ağırlıkla 18–25 yaş arası kullanıyor. Hedefimiz çok kısa süre içinde 25–45 yaş arasındaki beyaz yaka çalışanlara daha da fazla ulaşmak. Bu Türkiye için hedefimiz. Global hedefler tarafında da şu anda her 3 günde bir dünyanın bir şehrinde Glovo hizmet sunmaya başlıyor. Türkiye, Mısır ve Brezilya Glovo’nun öncelik verdiği ülkeler olarak sıralanıyor.